Şirketinizin, risklere daha dayanıklı, daha güvenilir, daha itibarlı, kaynaklarını daha iyi kullanan, paydaşlarıyla güçlenen, çalışanlarının daha zevkle işe geldiği bir şirket olmasını istiyorsanız veya bireysel olarak bu konulara ilgi duyuyorsanız atölyemize bekliyoruz.
Atölye İçeriği :
► Sürdürülebilirlik nedir?
► Sürdürülebilirlik çalışmalarına nasıl başlanır ?
► Sürdürülebilirlik raporlaması nedir?
► Raporlama sürecine nasıl geçilir?
► Türkiyeden ve dünyadan örnekler.
► Bu alandaki en son çalışmalar/girişimler, raporlama alanındaki son gelişmeler
► Sürdürülebilirlik çalışmalarının şirketinize faydaları ve bu süreçte yaşanabilecek zorluklar nelerdir?
Daha yaşanabilir bir dünya için gelin siz de bir adım atın. Bilgilerimizi paylaşalım, yapabileceklerinizi konuşalım.[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row content_placement=”top”][vc_column width=”1/2″][/vc_column][vc_column width=”1/2″][/vc_column][vc_column width=”1/2″][vc_row_inner][vc_column_inner][vc_single_image image=”897″ img_size=”30×40″ alignment=”center”][vc_column_text]
İş dünyasında sürdürülebilirlik , şirketlerin mevcut yapılarını geliştirerek ilelebet devam ettirebilme becerisi olarak tanımlanabilir. Hem mevcut yapıyı sürdürüp üstelik geliştirmeyi de başarabilmek için iş planlarımızı yaratıcı yenilikler, buluşlar ve yenilenebilir kaynakları kullanıma alarak güncellememiz gerekiyor.
Sürdürülebilirlik konusunda ulaşılması istenen Kalkınma Hedefleri için çalışırken artık elimizdeki kısıtlı kaynakları en verimli şekilde kullanabilme becerisi ön plana çıkıyor. Bu durumda da kullanılan tüm yöntemlerin uygulanmasında yaratıcılık en önemli unsur haline geliyor. Hem çözüm bulunması gereken probleme dikkat çekmek hem de ilginç ve etkileyici çözümler üretmek yaratıcı alternatifler ile mümkün oluyor.
İşte bu aşamada bizlere destek olabilecek önemli bir alan var : Sanat.
Sanat ve sanatçılar bu konuda bizlere yol gösteriyorlar. İşimize biraz farklı açıdan bakıp, yeni ve farklı fikirlere ulaşmamızı sağlıyorlar. Yaptıklarımıza belli aralıklarla bir dış göz ile bakabilmek, eksikleri görebilmeyi, yapılabilecek yenilikleri fark edebilmeyi ve bu şekilde gelişerek ilerleyebilmeyi sağlayabiliyor.
Sanat dünyasında hem uygulanan ortamlar değişti, hem de sanatsal içerikler farklılaşmaya başladı.
Son yıllarda sanat dünyasında yaşanan bazı yeni gelişmeler ve oluşan yeni yaklaşımlar, sanatı farklı bir boyuta taşıdı. Sanat artık sadece bilenlerin, ilgilenenlerin izlediği sanat ortamlarından çıkıp sosyal ortamlara, şehirlere, sokaklara, vatandaşların günlük yaşamlarına ulaşmaya başladı. Ortamlar farklılaşırken içerikler de günlük hayatımızdaki sosyal problemleri de dert edinir hale geldi.
Sanat hayatındaki bu değişimlerin en önemli örneklerini ve çarpıcı mesajlarını çok değişik mekanlarda bize gösteren organizasyonlar, bienaller gerçekleştirilmeye başlandı. Üstelik bienal sürecinin ön aşamaları da basın toplantılarının haricinde çeşitli etkinlikler ile bizlere ulaşmaya başladı. Bu etkinliklerde sanatçılar, organize eden kurumlar, sivil toplum örgütleri bir araya gelmeye başladı. Bu sayede bienal temaları ve mesajları daha yaygın kitlelere ulaşmaya başladı.
Önerim iş yoğunluğunuzdan biraz zaman ayırıp 16 Eylül’de başlayacak olan İstanbul Bienal mekanlarını dolaşmanız. Ortaya konulan sorunları, konuluş şekillerini görmeniz, hissetmeniz, yaşamanız. Sonra yeniden işinizin başına döndüğünüzde belki hemen değil, belki bir süre sonra bir problemle karşılaştığınızda veya yeni bir yaklaşım aradığınızda daha önce aklınıza gelmeyen bir fikri yakalamanız sizi şaşırtacaktır.
Sanatın bu şekilde içinde olabilmek zaman içinde belli bir birikim yaratıyor ve en beklenmedik bir zamanda çok yaratıcı bir fikre ulaşabiliyorsunuz. STEM+ART= STEAM (*) tanımı da sanatın bilimsel yaklaşımlara ve inovatif çözümlere olan etkisinin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Sanat artık eğitimde temel bilimlerinin yanında yer almaya başladı.
Sanat tarihi , yaşanan problemlere dikkat çekmek isteyen, savunan, protesto eden, irdeleyen, tartışan sanatçılarla zenginleşmiş. Günümüzde de bir sorunu sahiplenen sanatçıların en önemli buluşma yerlerinden biri Bienaller. 16 Eylül’de başlayacak olan İstanbul Bienali gündemimizin tam da merkezine ulaşan bir tema ile karşımızda : İyi Bir Komşu. Kaçırmayın derim.
Bir şirketi ayakta tutan , kontrolu ve yönetimi en zor ancak katkısı da en yüksek unsurlardan biridir çalışanlarımız ve motivasyonları. Bir söz vardır, her nedense yine kadınlar için söylenmiştir. Herkes için geçerli olduğunu düşündüğüm bu sözün buraya da çok uyduğunu düşünüyorum : “İnsanı vezir de eder , rezil de” Doğru değil mi ?
Çalışanlarımız, şirket yapısı içinde, hem yaratan, hem üreten, düzenleyen, geliştiren, bulundukları pozisyon gereği yeri geldiğinde şirketi temsil eden, yöneticiler adına konuşan, görüş bildiren, yorum yapan temel taşlarımızdır.
Dolayısıyla onların başarısı da başarısızlığı da çalıştıkları ve temsil ettikleri şirketi doğrudan ilgilendirmez mi ?
Peki neden hep çok zor görülür insan unsurunun yönetimi? Acaba yeterince önem verilmediğinden, hep bir maliyet unsuru olarak görülüp yeterince yatırım yapılmadığından olmasın ? Şirket yöneticileri üretim, hammadde, reklam, satış vb unsurlar kadar insan kaynağına önem vermeye başladıklarında bir şirkette yaşanabilecek olumlu gelişmeler hem başarıyı hem de karşılaşılabilecek her türlü zorluğa dayanabilme ve üstesinden gelebilme gücünü artıracaktır.
Daha verimli çalışma : Değer verildiğini bilen, fikri sorulan, şirket ile ilgili gelişmeleri ilk ağızdan öğrenen, becerileri eğitimlerle geliştirilen çalışanlar yaptığı işten zevk alır, kendi işi gibi benimser, katkı sağlamaya çalışır, zor günlerinde şirkete destek olmaya çalışır.
Kuruma bağlılık : Yaptığı işe önem verilen, saygı gören, gerektiğinde eğitimlerle donatılan, karar aşamalarında görüşü alınan çalışanların kuruma bağlılıkları artar. İşini yürütürken şirket menfaatlerini gözetir, işini geliştirmenin yollarını arar, daha verimli çalışır. İşten ayrılsa bile rakip şirkete gidemez, rakip ürün kullanamaz.
Peki bu durum nasıl sağlanır ?
Görev tanımları : İşe başlayan her çalışan kendisinden beklenilenleri çok net bilmeli, sürprizlerle karşılaşmamalıdır. Her geçen gün istenen ek işler ciddi hayal kırıklığı ve motivasyon düşüşü yaratacaktır.
Bir selam, biraz özen : Yöneticilerin ve tüm çalışanların birbirlerini selamlamaları, iki tarafın da kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Hele ismen tanındığını bilmek bir insan için çok önemli bir durumdur. Bu konuda rastladığım en güzel örnek bir lise öğretmeninin sınav sorusu olarak katları temizleyen okul görevlisinin ismini sorması olmuştur. İş hayatına atıldığım yıllarda çalıştığım Eczacıbaşı-İpek Kağıt’tan ayrıldıktan sonra bir seminerde karşılaştığım , aslında sadece bir-iki kez aynı toplantıda bulunabildiğim Bülent Eczacıbaşı’nın ismimle hitap ederek hatırımı sorması, benzer hassasiyetleri gösteren yöneticilerin ve o kurumların kültürlerini ve başarılarının nedenlerine güzel bir örnektir.
İletişim : Her şirkette tüm çalışanların gerek iş arkadaşları gerekse yöneticiler ile kolayca iletişim kurabileceği bir altyapının bulunması gereklidir. Yöneticilerin ulaşılabilir olmaları bazı aksaklıkların erken fark edilmesini de sağlayabilmektedir. Bu arada şirket ile ilgili alınan önemli kararların şirket çalışanları ile mutlaka zamanında paylaşılması çok önemlidir. Çalışanların bu karar ve değişiklikleri farklı kaynaklardan öğrenmeleri kendilerinde dikkate alınmama hissi yaratacaktır.
Çalışanların bölüm arkadaşları ve yöneticileri dışında diğer üst düzey yöneticiler ile de zaman zaman bir araya gelmesi önemli motivasyon unsurlarından biridir. Son yıllarda çeşitli örneklerini gördüğümüz, ailelerin çalışanları iş yerinde ziyaret etmeleri, nasıl bir ortamda çalıştığını görmeleri ve yine tüm çalışanların katıldığı sosyal organizasyonlar çok önemli olumlu sonuçları olan etkinlikler.
Yan Haklar : Şehir hayatında zorlaşan yaşam koşullarının da etkisiyle, çalışanların iş motivasyonlarının artırılması için birçok yan hak sağlanmaya başlandı. Sağlık sigortası, çeşitli şirketlerde özel indirimler, yaş günü tatilleri, uzaktan erişim, okulun ilk günü izinleri vb. Bu hakların bir kısmı çalışana maddi olarak, bir kısmı da manevi olarak destek sağlamaktadır.
Samimiyet : Büyük başarıların, önemli adımların ve uzun ömürlü sürdürülebilir işlerin başarı nedenlerinden biridir samimiyet. Söyledikleriniz ile yaptıklarınız birbirini tutmuyorsa, mevcut durumunuzu bir süre koruyup işinizi yürütebilirsiniz ancak hiç beklemediğiniz bir anda gerçekler ortaya çıkar. Kendine güvenen, dürüst çalışan , doğrunun peşinde olan yöneticiler samimi olmaktan çekinmezler. Samimiyet güven yaratır.
DAHA YAŞANABİLİR BİR DÜNYA İÇİN DENEMEYE DEĞMEZ Mİ?
Son günlerde hep aklımızdan geçen ve oldukça sık konuştuğumuz bir konuyu tatil dönemini fırsat bilerek paylaşıyoruz. Kendimizi daha güvende ve mutlu hissedebileceğimiz bir yaşam hepimizin ortak dileği. Buna ulaşabilmek için biz ne yapabiliriz, neleri değiştirebiliriz ?
Teknoloji gelişiyor, dünya değişiyor, hayatlarımız yeniden şekilleniyor. Ancak bir yandan da savaşlar yaygınlaşıyor, toplumları tehdit eden eylemler acımasızlaşıp daha çok can yakıyor. Bunun sonucunda hem kendi ülkemizde hem de diğer ülkelerde barışçıl yaşam ortamından gittikçe uzaklaşılıyor.
Bu durumu düzeltebilmek için tabii ki politik ilişkiler, üst düzey iletişim, en önemlisi dünya genelinde bu durumu düzeltme isteği gerekli. Yeni dünya düzeninde ülke yönetimlerine gelen bazı kişilere bakınca yakın dönemde bu pek de mümkün görünmüyor ne yazık ki.
Ancak içinde yaşadığımız toplum bizlerden yani bireylerden oluşuyor. Daha güvenli, daha huzurlu bir ortamda yaşamak için bizim de yapabileceğimiz çok şey olduğu bir gerçek. Bunun için ilk yapabileceğimiz yaşadığımız her ortamda, evimizde, mahallemizde, işe giderken yolda, iş yerimizde, alışveriş yaptığımız yerlerde iletişimde olduğumuz kişilerle doğru bir iletişim kurabilmek. Karşımızdakini anlayabilmek, kendimizi doğru anlatabilmek, saygı gösterebilmek ve saygı görebilmek.
Okullarımıza yürüyerek gittiğimiz 60’lı yıllarda hem ailelerimizi hem de bizleri güvende hissettiren, yol boyunca önünden geçtiğimiz mahalle esnafının bizleri tanıyor olması ve başımız sıkıştığında etrafımızda yardım isteyeceğimiz birilerinin olmasıydı. Günlük yaşamımızda karşılaştığımız herkesle kısa da olsa bir sohbet, bir selamlaşma imkanımız vardı. Bu sayede çok fazla kişiyle tanışırdık. Tabii ki o günlere dönme imkanımız yok. Çok daha yoğun bir nüfus içinde yaşıyoruz. İletişim araçları ve yöntemleri çok değiştiğinden daha kendi kendimize yaşıyoruz. Çevremize güvenmediğimiz için yeni insanlarla tanışamıyor, sadece çok güvendiğimiz kişilerle iletişimde bulunuyoruz.
Ancak büyük bir çoğunluğun paylaşamasa da sağlıklı bir iletişime ihtiyaç duyduğu bir gerçek. Otobüste, vapurda, yolda yürürken veya metroda selam verdiğim, yardımcı olduğum ya da bana yardımcı olan kişilerde bunu görüyorum. Bu yardımlaşmalar ile başlayan öyle güzel sohbetler oluyor öyle güzel insanlarla tanışıyorum ki anlatamam.
Bazen sadece bir “günaydın”, bazen bir “kolay gelsin” yüzünde sert bir ifade yerleştirmiş bir kişinin birden yüzünün aydınlanmasını sağlayabiliyor. Otobüsten çocuk arabası ile inmeye çalışan bir kadının yanından gelip geçmek yerine durup bir el uzatmak , durağı son anda fark edip inmeye çalışan bir amca için şoföre seslenmek, dik bir yokuştan ana caddeye çıkmaya çalışan bir arabaya durup yol verdiğinizde size nasıl teşekkür edeceğini bilemeyen bir sürücü, karşıdan karşıya geçmeye çalışan kişilere durup yol verdiğinizde aydınlanan yüzleriyle ettikleri teşekkür, otobüste yanınızda oturan üç çocuğuyla yola düşmüş ama hangi durakta ineceğini bilemeyen bir kadına yardımcı olduğunuzda duyduğunuz minnet dolu teşekkür ve benzeri güzel örnekler için…..
İstanbul Kültür Üniversitesi’nde gerçekleşen Marketing Meetup’ ın üçüncü serisi olan “Gelecek Burada ” konferansına katıldık. Aşağıda toplantıda aldığımız, önemli bulduğumuz notları ve sunum yapan tüm konuşmacıların listesinin linkini bulabilirsiniz.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bizim yapabildiğimiz hatta yapmayı beceremediğimiz şeylerin bile robotlar tarafından rahatça yapılmasının kodlar sayesinde çok kolay olduğundan bahsedildi. İş alanında planlanan projelerin hangi mecralarla, kimlerle görüşülmesi gerektiğini, nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini robotlar sayesinde rahatlıkla yapılabilir hale getirebiliriz fakat unutulan en önemli şey robotların bizim gibi duygusal olarak düşünmesini beklememizdir (Cavit Yantaç). Sadece robotlar değil, 3D printerların artmasıyla insanların durmadan birşeyler üretmesiyle zamanla organların da oluşturabileceğini ve organ nakillerinde kullanabileceğini çeşitli örneklerle görebilmeye başladık.
Tarihsel olarak geçmişe baktığımız zaman 80’lerde, 90’larda hatta 2000’lerdeki mesleklerin farklılaştığını, teknolojinin gelişimiyle birlikte yeni mesleklerin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu değişimden sadece mavi yakalı işlerin değil beyaz yakalı işlerin de etkileneceğini, tabii ki o günün durumuyla yeni mesleklerin de oluşabileceğinden bahsedildi (Ozan Onat). Geleceğin aslında her zaman var olduğu sadece insana odaklanılması gerektiği, insanın özünü kaybedilmemesinin sağlanması gerektiğini çünkü her durumda insanın özünden vazgeçmediğini biliyoruz ve bunun örneklerini geçmişte görebiliyoruz (Akan Abdulla).
İnsan, birileri tarafından önemsendiğini bildiğinde hem iş anlamında hem de psikolojik anlamda kendini daha mutlu hisseder. Örneğin, Garanti Bankası’nın yapmış olduğu mobil uygulamada, havale olarak para geldiği zaman bildirim olarak emojili bir mesaj gönderilmesi bizlerin hoşuna gidiyor. O mesajı arkadaşımızdan gelmiş gibi hissediyoruz çünkü günlük olarak yazışmalarımızda kısaltma olarak artık emojileri kullanıyoruz.(Işık İlhan) Bunun gibi birçok örnek verebiliriz. Bir fabrikada ya da bir iş alanında ayın elmanı seçilmesi, hem işin daha istekli olarak yapılmasına hem de insanların günlük hayatlarını daha oyunlaştırmak için, motivasyonu biraz daha artırması için güzel ve işe yarayan bir yoldur. Ayın elmanı seçilen işyerlerinin istatistiklerine baktığımız zaman o işin istekli yapılmasının %20- %25 civarı bir artış olduğunu sayısal değerler olarakta görülebiliyor (Ercan Altuğ Yılmaz).
Bütün katılımcıların konuşmalarında vurgulanan şey “gelecek” kelimesinin her zaman var olduğu, ancak bu arada önemli olanın “insan” varlığının her zaman ön plana alınarak hareket edilmesi gerekliliğidir. Ülkemizde en çok yaşanılan, mevcut bir problemi çözmek için yeni bir şey üretme çabası yerine o problem ile ilgili günlerce konuşulmasıdır. Genel olarak yaşadığımız bir hata yaptığımız zaman o hatayı düzeltmeye çalışmak yerine o hatadan uzaklaşmak olmaktadır. Oysa ki hatayı düzeltmeye çalışsak, belki hatayı düzeltirken aklımıza başka bir fikir gelecek ve onu yapmamız daha iyi olacak. Gelecekte robotlar gelecek diyoruz. Robotlara istediğimiz her kodu yazıp istediğimiz herşeyi yaptırabiliriz ama robotlar asla insanlar gibi duygusal olarak düşünemeyecekler ve insanlar robotlarla değil insanlarla daha çok etkileşim halinde olmak isteyeceklerdir.
Bu yıl “Post-Truth” başlığı altında Kadir Has Üniversitesi- Yeni Medya Konferansındaydık. Hem akademisyenler hem de medya temsilcileri tarafından yapılan sunumlarda farklı bakış açılarının aktarıldığı ve gelen sorulara verilen cevaplar ile oldukça yoğun içerikli bir konferans izledik. Notlarımızı aktarıyoruz :
Kadir Has Üniversitesi – İletişim Fakültesi tarafından organize edilen Yeni Medya konferanslarının bu yılki ana başlığı “Post -Truth” idi. Konferans içeriğinin seçimi için “Dert edindiğimiz konuları işliyoruz , tartışmaya açıyoruz “ denildi.
Konuşmacılardan notlar :
• Post Truth…Hakikat Ötesi
• Post Truth ….Alternatif Gerçeklik
• Medyada yeni yaklaşımlar gelişti. Bunlardan biri yalan’ın kabul görmesi. İdeal, din vb amaçlar için yalan söylenebilir hale gelindi.
• Yalan sürdürülebilirliğin ön şartı oldu. Bir adım ileri atabilmek için yalana ortak olabiliyoruz.
• “Duyduğuma göre” diye başlayan, kaynağı belli olmayan haberler gündemi oluşturmaya başladı.
• Önce medya itibarsızlaştırılıyor ki ardından yalan söylenebilsin.
• Doğrunun alıcısı çok az ancak yalan çok daha fazla ilgi çekiyor.
• Medyanın kuvvetsizliği dünyanın popülist politikacıların eline düşmesine neden oldu. Ortaya atılan asılsız bir iddia gündemi dolduruyor, ardından gerçek olmadığı ortaya çıksa da ilk haberi alanların çok azı bunu öğrenebiliyor. Çamur at izi kalsın…
• Doğru’nun alıcısı çok az, yalan’ınki ise çok fazla.
• Hakikat’in değil haklı çıkmanın peşindeyiz.
• Trump’ın Obama’nın doğum sertifikasının gerçek olmadığını iddia etmesiyle ilk popülerliği yakalaması.
• Kendilerine destek bulamayan yalnızlaşan kitleler Trump’a sarıldı.
• Haber sitelerinde sırf tıklatmaya yönelik “son dakika” haberleri.
• Dinler, topluca bir Post-truth sistem.
• Reklama dayalı modellerden kurtulmak gerekli. Sürekli eleştirel, sorgulayan zihin yapısında olmalıyız. Yoksa gerçekliğin öneminin kalmadığı bir dünyada mıyız ? Bir gerçekliğin önemini yitirmesi için ille de yalan gerekmiyor, başka bir doğru ile de yapılabilir. Ancak burada esas amaç suyu bulandırmak. ABD’nin reel politiği “House of cards”ın yanında çok daha kötü.
• Post truth ardında bir gerçek olduğunu saklar, yoktur. PT bir simularktır.
• Kendi başına iyi olmak iyi değildir, bir hareket, mücadele gerekir.
• Toplumsal çözümler sokakta üretilmelidir. Birlikte yapmamız lazım.
Konu ile ilgili referans verilen isimler ve kitaplar :
• Ralph Keyes’in “The post truth era” kitabı ( Tercüme ediliyor) .
• Timothy Snyder “On Tyranny” kitabı.
Konferans Konuşmacılar ve Konu Başlıkları :
• Prof. Dr. Sevda Alankuş (Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan V.)
• Sarphan Uzunoğlu (Kadir Has Üniversitesi)
• Orhan Şener ( Kültür Üniversitesi)
• Doç. Dr. Ufuk Eriş ( Anadolu Üniversitesi)
• Şükrü Oktay Kılıç ( Al Jazeera Türk)
• Yalçın Arı (SosyalMedyaTV.com)
• Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu (Kadir Has Üniversitesi)
• Baybars Örsek (DogrulukPayi.com)
• Mehmet Atakan Foça (Teyit.org)
SİVİL TOPLUM- ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİNDE ETKİLİ YÖNTEMLER 16 MAYIS 2017
Önemli sosyal ihtiyaçların karşılanması için kurulan vakıf ve derneklerimiz gerek bireysel gerekse kurumsal bağış ve destekler ile faaliyetlerini sürdürüyor. Ancak bu desteklerin daha bilinçli, daha sürekli ve daha yaygın hale gelmesi gerekiyor. Katıldığımız bu toplantı özel sektör ile sivil toplum arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla TÜSEV tarafından organize edilmişti.
Sunum yapan üç sivil toplum örgütünün çalışmalarından aldığımız notları aşağıda paylaşıyoruz. Önerimiz daha detaylı bilgi için web sayfalarından faaliyetlerini takip etmenizdir.
Bizler de kurum olarak sürdürülebilirlik çalışması yaptığımız şirketlerin, hem kendilerine hem de ülkemizdeki sosyal sorunlara çözüm arayan bu dernek ve vakıflara fayda sağlayabilecek, yaratıcı projeler üretmeleri için çaba gösteriyoruz.
Betül Selcen Özer / Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü
Bir derneğin yaptığı faaliyetin farkındalığı çok önemli. Bu konuda gelişim sağlamak için tüm stratejilerini geliştirip Otizm konusundaki farkındalığı artırmayı başarmışlar.
Takiben ayni yardımlar, insan kaynağı desteği ve maddi yardımlar geliyor.
Yaratıcı kampanyalar çok etkili olabiliyor; 1 Nisan Ekşi sözlük “Bu bir şaka değil” kampanyası çok etkili olmuş.
Bireysel bağışçıların katkısı süreklilik sağladığı için önemli. Şirketler ile yapılan çalışmalar belli bir süre sonunda iptal olabiliyor.
Halil Mete Yapıcı / KAÇUV Kaynak Geliştirme Müdürü
Kanserli Çocuklara Umut Vakfı, çocukların yanısıra ailelerinin de psikolojik, sosyal, fiziksel ve tıbbi açıdan yaşam kalitelerini artıracak etkinlikler yürütmektedir. Yaratıcı projeler ile planlanan çalışmaların üzerinde başarı sağlanmış. Birçok şirketin desteği ile oluşturulan Umut Cafe (cafe olarak çalışan bir minibüs) başarılı projelerden. Araç deneme sürüşü başına katkı, banka kredi kartı kullanımına bağlı destek veya internet üzerinden işlem yaparken 5TL’lik destek butonu en başarılı projelerinden.
Bağış toplama konusunda yasal düzenlemelerde çok eksiklikler var.
Başak Güçlü / ÖSGD Özel Sektör Gönüllüleri Derneği Genel Koordinatörü
Şirketlerde gönüllülük bir proje değil bir yönetim yaklaşımı, kurum kültürüdür.
Çalışanların zorla yaptıkları değil, gerek gördükleri konularda zaman ayırarak ve kendileri organize ederek yaptıkları çalışmalardır. Şirket için ölçülebilir fayda sağlayan, departmanlar arası sinerjiyi geliştiren faaliyetlerdir.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU NEDİR VE NEDEN GEREKLİDİR?
Sürdürülebilirlik raporu şirketlerin mevcut faaliyetlerini, gelecek planlarını ve hedeflerini ekonomik, çevresel, sosyal ve etik ana başlıkları altında tüm paydaşlarını da içerecek şekilde hazırladıkları bir rapor türüdür.
Günümüzde henüz yasal bir zorunluluk olmamasına rağmen uluslararası ticari faaliyetlerde, ihalelerde ve konsorsiyumlarda aranan ve sahip olan şirketler açısından fark yaratan bir rapordur.
Sürdürülebilirlik raporu aynı zamanda o şirketin güvenirliğini ve itibarını artıran önemli bir unsur olup ilgili şirketin kendisini her alanda denetlediğini , gelişimini sürdürmek ve varlığını ilelebet devam ettirebilmek için çaba gösterdiğini gösterir.
İdeal bir sürdürülebilirlik raporu şirketin tüm çalışanlarının katılımıyla hazırlanan, aynı zamanda paydaşlarını da içine alan, kurumun yapısına bağlı olarak temel stratejilerin belirlenmesi ile birlikte yaklaşık 4-5 aylık bir hazırlık süreci gerektiren bir çalışma sonucunda hazırlanır ve yayınlanır.
Sürdürülebilirlik raporu doğru bir altyapı oluşturulduğu takdirde sürekli yaşayan ve yenilenen bir rapor olarak istenildiği her an yenilenmiş olarak yayınlanabilir. Bu da mevcut durum ve sürekli yenilenen hedef ve stratejiler sayesinde gerçekleştirilebilir.
Bu kapsamda,
* Boyutu ne olursa olsun her şirket sürdürülebilirlik çalışmasını uygulayabilir ve sürdürülebilirlik raporu hazırlayabilir. * Sürdürülebilirlik prensiplerini uygulayan şirketler tüm faaliyetlerini sürekli kontrol altında tutabildiklerinden ileride karşılaşabilecekleri problemlere karşı hazırlıklı olurlar. * Faliyetlerini sadece şirket ve çalışanları ile değil, tüm paydaşları ve içinde bulundukları ekonomik, çevresel ve sosyal yapı ile birlikte değerlendirirler.
Sürdürülebilirlik raporu neden gereklidir ve faydaları nelerdir?
Bu raporu hazırlama sürecine giren şirketler,
* Mevcut durumlarını çok iyi analiz eder ve gelecek plan ve stratejilerini sürdürülebilirlik esaslarına göre oluştururlar. * Bulundukları sektörde bir farklılık yaratır ve rekabet ortamında bir adım öne çıkarlar. * İhaleler ve ortak projelerde (özellikle uluslararası alanda) avantajlı olurlar. * Risklerini azaltırlar. * Çalışanlarının şirketlerine bağlılığı ve dolayısıyla desteği artar. * Ürünleri nihai tüketiciler tarafından tercih edilir. * Faaliyetlerine bakış açıları genişler ve yeni fırsatları görebilirler. * Güvenilir ve itibarlı bir şirket imajına ulaşırlar.
Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen SÜR 2017 Gökay Otyam’ın sunuculuğuyla başladı. Konferansın ana başlığı olan Sürdürülebilirlik üç alt başlıkta (Çevresel, Ekonomik ve Sosyal Yapı) konuşuldu.
“1+1 2’den Büyüktür”
Emine Yazbahar (Yeşim Tektsil Kesim Operatörü) ve Meral Aydın Yıldırım( Yeşim Tekstil Kurumsal İletişim Uzmanı)
Yeşim Tekstil’i temsilen Emine Yazbahar ve Meral Aydın Yıldırım konuşmalarıyla şirketlerinin
kuruluşundan beri önemsediği şeyin “İnsan” olduğunu vurguladılar. Yeşim Tekstil yönetimi “insan”lığı önemsediği kadar toplumda cinsiyet eşitliğini de oldukça önemsiyor. Kadınların daha rahat ve özgürce çalışabilmeleri için Yeşim Tekstil’in fabrikasına çocuk kreşi açılmış ve 2013 yılında da “Kadın değişirse, toplum değişir” sloganıyla hayata geçirilen Kelebeğin Dünyası projesiyle kadın, sağlık ve çocuk hakları gibi konularda eğitimler düzenlenmiş.
“Geçmiş Zamanın İzinde”
Elif Deniz Sönmez (Anadolu Efes Satınalma Müdürü)
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığıyla “Gelecek Turizmde” projesi düzenlenmiş. 2013-2014 yılında yapılmış olan Mardin İpekyolu Misafir Evi ve Bursa Gel Bir Gün Misili Ol projelerinin turizm alanında kadın girişimcileri teşvik eden yerel bir model olması hedeflenmiş.
İpekyolu Misafir Evi projesinde bir butik otel olmasının yanısıra sabun atölyesi ve hediyelik eşya dükkanı da bulunmaktadır. Bu projede yerel halktan 43 kadına istihdam sağlanmıştır.
Gel Bir Gün Misili Ol ise Bursa’da en önemli geçim kaynağı olan ipek böcekçiliğini konu alan bir proje. Bu proje kapsamında kadınların ürettiği ürünlerin tanıtımını ve satışını yapabilmeleri için İpek Evi kurulmuştur. Bursa Yöresine özgü ve Misi Köyü’ne özgü yemeklerin yapılıp misafirlere sunulması için bir de Koza Evi kurulmuştur. Bu iki projede gördüğümüz gibi kadına ses veren projelerdir. Kadınların daha rahat çalışabilmesi için yapılan her iki projede de çocuk kreşi bulunmaktadır.
“Atmayın Dönüştürün”
Özge Erturan (Arçelik Çevre Yöneticisi)
2 milyar ton atık, 50 milyon ton elektronik atık, saniyede 800 adet bilgisayar..
Bu kadar fazla atık varken sadece %20’si geri dönüştürülebiliyor. Arçelik, “Doğaya dönüş başlasın” kampanyasıyla atık fabrikası kurarak, eski elektronik atıkların yerine Arçelik ürünü satarak geri dönüşüm süreci başlatmış ve binlerce ürünün geri dönüşümü yapılarak çevrenin korunulmasına katkıda bulunmuş.
“Bir Yol Hikayesi”
Celal Şahin ( Yaşar Holding Karbon Lideri)
10 şirketten 4 karbon lideri seçilmiş. Bu seçilen liderlere Londra’da 1 haftalığına sürdürülebilirlik ve karbon sayımı eğitimleri verilmiş. Eğitimin ilk gününde, toplantı odasının çok soğuk olduğunu biraz klimanın derecesini artırılmasını istemişler. Şirket görevlilerinden biri gelip oda sıcaklığını ölçüp, oda sıcaklığının 21derece olup daha fazla artırılamayacağını söylemiş. Londra’da oda sıcaklığının 21 derece Japonya’da oda sıcaklığının 20 dereceden üzerinde olması yasaktır.
Londradaki eğitim sonrasında karbon ayak izi için tam ve güvenilir verilere ulaşılabilmesi adına işletmelere, şirketlere yazılımlar yazılıp enerji sistemleri kurulmuş.
Şirketlerinde 2020 yılının hedefi olarak karbon ayak izi birim/ürün başına %15 azalacak diye belirlenmiş. Şu an hedeflerinin yarısına geldiklerini ve 2020 yılı olmadan hedeflerinin üzerine geçebileceklerinden bahsetti.
“Bizden Sonra”
Özgür Öztürk (Akçansa Hammaddeler ve Çevre Müdürü) ve Berke Olcaysoy (İTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğrencisi)
Akçansa’nın düzenlemiş olduğu Biyoçeşitlilik Proje Yarışması’nda yenilikçi ve yaratıcı fikirlerle katılım gösteren İstanbul Teknik Üniversite’sinden Berke Olcaysoy, Galip Can Güçlü, Nedim Hacıosmanoğlu birinci oldular. Öğrenciler, maden ocaklarının yakınlarındaki bitkilerin yaşayamayıp ölmelerinden dolayı, bu bölgelere yosun vb bitkilerinin yetiştirilmesi için proje üretmişlerdir. Fakat projenin uygulanması sırasında oluşan bazı hatalar nedeniyle tam anlamıyla başarıya ulaşılamamıştır. Akçansa gençlerin yanında durarak projenin başarılı olarak tamamlanması için ekibe destek olmaktadır.
Şirketlerin talepleri üzerine oluşturduğumuz bu eğitimimizde temel olarak : Sürdürülebilirlik Raporu hazırlamak neden gereklidir? Şirketimize nasıl bir katkısı olacaktır? Bu alanda ülkemizde ve dünyada ne tip raporlar yayınlanıyor? Raporun hazırlanma süreci nasıl planlanmalı ve uygulanmalı? ve benzeri sorularınızın cevaplarını bulabileceksiniz. Eğitimimiz kuruluşunuzun her seviyeden çalışanına hitap edecek şekilde hazırlanabilmektedir.
Neden sürdürülebilirlik ?
Şirketinizin, risklere daha dayanıklı, daha güvenilir, daha itibarlı, kaynaklarını daha iyi kullanan, paydaşlarıyla güçlenen, çalışanlarının daha zevkle işe geldiği bir şirket olması için sürdürülebilirlik stratejisi çalışmaları günümüzün gereğidir.
Eğitim İçeriği
• Raporlamanın Gelişimi, Örnekler ve Son Uygulamalar
• İlgili Kurumlar , Yapılanmalar, Standartlar, Endeksler
• GRI- Standards ve Entegre Raporlama Esasları
• İlk Raporun Hazırlanma Süreci ve Kurum İçi Uygulamalar
• Sürdürülebilirlik Raporunun Gerekliliği ve Avantajları
• Sürdürülebilirlik Raporu ve İletişimi[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row content_placement=”top”][vc_column width=”1/3″][vc_row_inner][vc_column_inner][vc_single_image image=”897″ img_size=”30×40″ alignment=”center”][vc_column_text]
Eğitim Yeri :
Kolektif House Levent
veya
Katılımcı Şirket Ofisi
[/vc_column_text][/vc_column_inner][/vc_row_inner][/vc_column][/vc_row][vc_row][/vc_row][vc_column][/vc_column][vc_row][vc_column][vc_column_text]• Eğitim sonrası muhtemel sorularınız için, sizin için uygun olan bir günde, bir saatlik yüzyüze veya skype üzerinden tamamlayıcı bir görüşme de eğitim ücretimize dahil olarak gerçekleştirilecektir.
• Bireysel/Kurumsal talepleriniz ve özel indirim seçeneklerimiz için lütfen0541 576 39 93 numaralı telefonumuzdan veya [email protected] mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
“Kendimi bu işe adadığımdan beri en zorlandığım iki konu ne iş yaptığımı anlatmak ve oldukça uzun bir kelime olan “sürdürülebilirlik” kelimesini doğru söyleyebilmek. İşe sürdürülebilirlik ile bildiklerimi paylaşarak başlamak istedim. Dilerim bu alanda daha fazla iş üretilmesine katkıda bulunabilirim.
Sürdürülebilirlik kavramı ile birçoğumuz yeni yeni tanışıyoruz, bazılarımız ise çoktan bu yaklaşımın içinde ve bu yönde yeni projeler üretme peşinde. Ancak bu kavramın gerekliliğini her geçen gün daha fazla hissediyoruz.
Sürdürülebilirlik, bir sistemin, bir şirketin, bir oluşumun veya bizlerin, karşılaşılabilecek tüm zorluklara rağmen varlığını ilelebet devam ettirebilme becerisidir.
Kavramın ortaya çıkış sürecine bakacak olursak…
Birleşmiş Milletler, ağırlıklı 70’li yıllardan başlayarak farklı konferanslarda gündeme aldığı , çevre, insan hakları, kalkınma ve sürdürülebilir dünya konularını 2000 yılında Küresel İlkeler Sözleşmesi adı altında bir araya getirdi. Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından duyurulan ve İnsan Hakları, İş Dünyası, Çevre ve Yolsuzluk ana başlıkları altında Küresel Hedefler olarak toplanan bu 10 prensip bugün detaylandırılmış şekliyle 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri olarak 17 ana başlığa ayrılmış olarak yayınlandı. Burada amaç karşı karşıya olduğumuz ekonomik, sosyal, çevresel ve etik kaynaklı problemlerin aşılabilmesi ve bu konulara çözüm üretilebilmesi için bu ana başlıkları alt başlıklara ayırarak daha detaylı ve hızlı çözüm üretilebilmesidir.
Bu aşamadan sonra artık beklenen, her ülkenin, her bireyin, her şirketin ve her oluşumun, daha yaşanabilir bir dünyada varlığını sürdürebilmesi için, bu başlıkların çözümü için çaba göstermesidir. Mevcut yaşantımızı sürdürürken, işimizi geliştirmeye çalışırken bir yandan da bu hedeflerden ulaşabildiklerimizi “dert” edinmemiz gerekiyor. Çünkü üretimde kullanılan enerji kaynakları hızla tükeniyor, sosyal çalkalanmalar herkes için bir tehdit oluşturmaya başlıyor, bu gelişmelerden etkilenen çalışanların motivasyonu azalıyor. Bir an önce iş yapış şekillerimizi gözden geçirmeli, yenilenebilir kaynakları kullanmaya yönelmeli, iletişimde olduğumuz tüm paydaşlarımızın farkında olarak çalışmalı, yaratıcı sosyal projeler ile verimliliğimizi artırmalı ve en önemlisi etik değerlere bağlı kalabilmeliyiz.
Bunu başaramazsak, dünya genelinde hızla kötüleşen ekonomik ve sosyal yaşam şartları, doğal yaşam , iklim şartları, küresel ısınma, barış ve adaletten uzaklaşma, insani şartlardan uzak yaşayan insan sayısının hızla artışı, savaşlar ve terör nedeniyle göç eden insanlar, ülkelerin samimiyetsiz politikaları dünyamızı ne yazık ki yaşanamaz bir hale getirecek.
Hızla değişen dinamiklerin gündemde olduğu bir ortamda yaşıyoruz. Teknolojik gelişmeler, iletişim yöntemlerinin farklılaşması , sosyal medyanın önce özel hayatlarımıza ve sonra da iş hayatımızın merkezine yerleşmesi hayatlarımızı değiştirdi.
Kurumsal organizasyonlar da hem faaliyetlerini hem de iletişim yöntemlerini yeniden düzenlediler. Yeni tanımıyla “sürdürülebilir” olabilmek için artık sadece ticari anlamda başarılı olmak, ürünü üretip satışa ulaştırmak, iyi ve kaliteli üretim yapmak yeterli değil. Hangi sektörde olursanız olun şirket olarak “bir derdinizin olması” bekleniyor. İtibarlı bir kurum olabilmeniz için başarılı, etik, dürüst, şeffaf olmanın yanısıra dünyanın süregelen problemlerinden elinizin ulaşabileceği, özellikle de faaliyet gösterdiğiniz alan ile ilgili sorunlara çözüm üretmeniz gerekiyor.
Şirketlerin web sayfalarına girip sosyal sorumluluk veya sürdürülebilirlik linkine tıkladığınızda karşılaştığınız başlıklar okullara yapılan yardımlar veya çeşitli konularda faaliyet gösteren derneklere yapılan bağışlar oluyor. Ne yazık ki bu bağış ve destekler kurumsal sosyal sorumluluk ya da sürdürülebilirlik kapsamına alınamıyor.
Bu yardımlar hem bireysel hem de kurumsal olarak yapılması gereken sosyal katkılar ve yardımseverlik olarak değerlendirilebilecek desteklerdir.
Son yıllarda faaliyete geçen bir çok şirket işin temeline “dert edinmeyi” almaya başladı. Doğrudan geri dönüşümlü malzeme ile yapılan üretimler, düşük enerji kullanımlı ürünler, sadece yenilenebilir enerji ile çalışan üretim sistemleri, yaratıcılığı ve çalışan motivasyonunu ön plana alan ofisler, her satış karşılığı bir sosyal yardıma uzanan politikalar bu çalışmalara en güzel örnekler.
Dert edinmemiz gereken bu konular Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri olarak artık her adımda önümüze çıkıyor. Yoksulluk, Açlık, Eğitim, Sağlık, Cinsiyet Eşitliği, Temiz Su ve Hijyen, Yenilenebilir Enerji, İyi İşler ve Ekonomide Büyüme, İnovasyon ve Yeniden Yapılanma, Eşitlikleri Çoğaltmak, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar, Sorumlu Tüketim, İklim Hareketi, Sudaki Yaşam, Karadaki Yaşam, Barış ve Adalet, Hedefler İçin Ortaklıklar.
Bu başlıklar hepimizin hayatının bir yerinde var ve kendimizin ya da birilerinin bu sorunların çözümüne el atması bekleniyor. Beklemeyip bu sorunlara el uzatan kurumlar dikkat çekiyor, itibar kazanıyor ve doğal olarak tercih ediliyorlar. Bir süre sonra bu çalışmalarıyla anılmaya başlıyorlar. Bu süreçte en önemli anahtar bu çalışmaların gerçekten içselleştirilerek ve samimi olarak yapılması . Bu konuda yapılan çalışmaların paylaşılması, yüksek bütçeli reklam kampanyalarından çok daha az maliyetli, çok daha etkili ve kalıcı oluyor.
Şirketlerin talepleri üzerine oluşturduğumuz bu eğitimimizde temel olarak : Sürdürülebilirlik nedir? Kuruluşunuza nasıl bir faydası olacaktır? Ülkemizde ve dünyada nasıl uygulanıyor? Kurum içinde nasıl bir uygulama ile yürütülecek? Mevcut iş akışınızı aksatmadan nasıl gerçekleştirebileceğiz? sorularının cevaplarını bulabilecek, strateji ve uygulama yöntemlerini görebilecek, farklı sektörlerdeki örneklerini inceleyebileceksiniz. Eğitimimiz kuruluşunuzun her seviyeden çalışanına hitap edecek şekilde hazırlanabilmektedir.
Neden sürdürülebilirlik ?
Şirketinizin, risklere daha dayanıklı, daha güvenilir, daha itibarlı, kaynaklarını daha iyi kullanan, paydaşlarıyla güçlenen, çalışanlarının daha zevkle işe geldiği bir şirket olması için sürdürülebilirlik stratejisi çalışmaları günümüzün gereğidir.
Eğitim İçeriği
• Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Kavramlarının Gelişimi – İlgili Kurumlar , Yapılanmalar, Standartlar, Endeksler
• Sürdürülebilirlik Alanları (Ekonomik, Çevresel, Sosyal, Etik)
• Sürdürülebilirlik Stratejisi ve Planının Oluşturulması
• Önceliklendirme , Uygulama ve Raporlama
• Sürdürülebilirlik ve İletişim[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row content_placement=”top”][vc_column width=”1/3″][vc_row_inner][vc_column_inner][vc_single_image image=”897″ img_size=”30×40″ alignment=”center”][vc_column_text]
Eğitim Yeri :
Kolektif House Levent
veya
Katılımcı Şirket Ofisi
[/vc_column_text][/vc_column_inner][/vc_row_inner][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]• Eğitimlerimiz talep üzerine açılmaktadır.
• Bireysel/Kurumsal talepleriniz ve özel indirim seçeneklerimiz için lütfen0541 576 39 93 numaralı telefonumuzdan veya [email protected] mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text][/vc_column_text][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column][vc_column_text]
Numbers are highly associated with luck in many cultures. For the Chinese, 8 is a lucky number due to its similar sound to the word for wealth while 4 is an unlucky number because of it’s similar sound to the word death. That’s why you may see many homes for sale in Chinese neighborhoods with 8s in the asking price.
cheap canada goose The growth of the equity market in India has been phenomenal in the present decade. Right from early nineties, the stock market witnessed heightened activity in terms of various bull and bear runs. In the late nineties, the Indian market witnessed a huge frenzy in the ‘TMT’ sectors. cheap canada goose
canada goose outlet Conventional wisdom says that scientific conferences are the place where Science and its discoveries are discussed, collaboration and fellowships established, and where sometimes job hiring occurs. It is definitely true: amazing things happen during scientific conferences! Groundbreaking data are presented; inspiring talks and posters are presented. Young and old generations of scientists leave convention centers all over the world full of great ideas for their science. canada goose outlet
canada goose After relying on this one can get the best end result. She has got into writing professionally and uploads regular informative articles. You can refer to the articles and the information put down by her and clear your doubt on dentist Indianapolis.. canada goose
Canada Goose Clearances Spread the sweet potatoes evenly on a parchment lined baking sheet and roast for approximately 20 minutes or until tender. Remove from oven and let cool. Slowly whisk in oil to form an emulsion. Number 4. Unfortunately, old people tend to be pushed aside in Western countries and treated like old idiots. They aren’t. Canada Goose Clearances
canada goose sale outlet Ultimately, the issuer and its advisers are responsible for the accuracy of the information they provide to Fitch and to the market in offering documents and other reports. In issuing its ratings and its reports canada goose outlet, Fitch must rely on the work of experts, including independent auditors with respect to financial statements and attorneys with respect to legal and tax matters. Further, ratings and forecasts of financial and other information are inherently forward looking and embody assumptions and predictions about future events that by their nature cannot be verified as facts. canada goose sale outlet
canada goose jackets The recommended allocation of vents is at 60% and 40%. The 60% vents would be located in the soffit area and in as cited in the example above, there should be 2 soffit vents installed. The other 40% is for a ridge vent. These were the qualities that sense of music, ready to spiral out of control that set him apart from the massed ranks of sensitive young guys with guitars and complicated personal lives. Then, Rice was has always been complex and inscrutable, even by the standards of the music industry, where such traits tend to be tolerated and occasionally encouraged. As lead singer with Juniper his collaboration with the musicians that would later become Bell X1 he baulked at compromise.. canada goose jackets
canada goose outlet sale These conditioners and oil treatments are great for mending the over processing and outside pollutants our hair endures. As any other living thing, our hair needs it’s nourishment. How do we “nourish” our hair? From the inside! Your hair follicle needs nourishment to grow strong and healthy canada goose outlet sale.
“I always have felt real responsibility to being a good leader in my sport and a good example for the next generation coming up,” says Sydor. “It’s just fun to teach all of the new cyclists regardless of their age. I’ve had a really good opportunity to be involved in the sport for so many years and see so many different developments in it but there’s always been something exciting.”.
Cheap Jerseys from china While dockworkers do typically earn more than truck drivers, their jobs have been under continual attack as port terminals move towards greater automation. Between 1970 and 1986 alone, the number of dockworkers at the Port of New York and New Jersey declined by over 75 percent. The contract signed last year by longshore workers mandates productivity gains, reduces the size of work gangs, and pushes early retirement for older workers, to be replaced by less costly new hires.. Cheap Jerseys from china
cheap jerseys Contact Us,All it took was for super agent Drew Rosenhaus to go on WQAM yesterday and say he “wouldn’t be shocked” if the Dolphins signed Tim Tebow because Stephen Ross is a “fan” to start the latest Tebowmania rumor. This despite the fact the Dolphins don’t particularly need another quarterback, let alone a bad one. Fergie is a minority “owner” of the team. cheap jerseys
wholesale nfl jerseys from china Going over the available routes the next day, how many non booted cars do you expect to catch? And the day after? The one day figure is highly misleading if you think the system is going to bring in revenue like that. There are what, 40 thousand some households in Berkeley? What percentage of them do you think are significant parking ticket scofflaws? How many out of towners do you think are a big factor here? Every way I envelope the numbers this 5 ticket scofflaw stuff (and 4 ticket https://www.cheapjerseys1.com/ cheap nfl jerseys, and 3) comes up chump change in the long run.The City staff report makes no attempt whatsoever to quantify the expected sustained revenues from this thing, if it is used only to go after 5 ticket scofflaws. How many 5 ticket scofflaws are there? What is the maximum possible amount of revenue this system could generate, per year, going after 5 ticket scofflaws? How does that number compare to the cost having an officer drive around all week in the camera car? Don you want to know? Don you care? Don you think that is relevant? Don you think that should have been in the damn staff report? Council is going to give consent to entering into a sole supplier contract with that sloppy a staff report? Really?About evidence that DHS is up to no good, the reason I don feed you lots of links is because this is already fairly well known. wholesale nfl jerseys from china
Cheap Jerseys china Located on Coral Way, Villa Habana has many respectable attributes. Consider, for example, its fast service, cheap lunch specials, rowdy regulars, and classic Cuban dishes. The menu features old standbys, like ropa vieja, vaca frita, and chicharr de pollo. Cheap Jerseys china
cheap nfl jerseys The jerseys will also be worn Dec. 1 against Pittsburgh and Jan. 18 against Ottawa.. “It was a difficult week early in the week,” Shore said. “But what we told the players is how unfortunate it is. This is the business that we’re in. “I’ll tell you how bad it is here,” said the mayor, 70, with a great guffaw. “We have a contract with Mediacom that’s who provides cable services in our community. Every year, I get this renewal notice from Mediacom, and every year I send it back and say: ‘I’m not signing this. cheap nfl jerseys
Cheap Jerseys free shipping “All those investigating these acts of violence, prayers and vigilance is the order of the day. And it is how Americans have ever bravely responded to such acts. Whatever the cause, whether it was terrorist attacks, whether it was inspired by terrorists abroad like you experienced here in Florida not too long ago or whether it was home grown violence. Cheap Jerseys free shipping
wholesale jerseys from china Child soldiers have been profiled by journalists, and novelists have struggled to imagine their lives. But until now, there has not been a first person account from someone who came through this hell and survived. Ishmael Beah, now 25 years old, tells how at the age oftwelve, he fled attacking rebels and wandered a land rendered unrecognizable by violence wholesale jerseys from china.